Meraklı, güvenilir, inatçı, ağırbaşlı, kararlı, hareketli, mert, fedakâr, komik, iyimser…. Çevremizdeki insanları farklı kişilik özelliklerine göre tanımlandırırız. “Çalışkan öğrenci, gözüpek adam, vurdumduymaz insan” dediğimizde bu özelliklerin bireylerin bir defa değil sürekli gözlemlenen ve tekrarlanan özelikleri olduğunu belirtmiş oluruz. Dolayısıyla kişiliği; bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış ilişki biçimi olarak tanımlayabiliriz.
Kişilik, bireye özeldir çünkü bireyin sıklıkla yaptığı ya da tipik davranışlarını temsil eder. Ayırt edicidir çünkü bireyi diğerlerinden davranışları bakımından ayırt eder. Ayrıca, bireyin gelecekteki davranışlarını ilgilendiren tahminlerimizin dayanağını oluşturur, göreceli olarak değişmez özelliklerini belirtir.
Kısaca kişilik;
✅ Sosyal becerilerin toplamıdır. Bir insanın kişiliği, onun diğer insanlarla olan, çeşitli koşullarda çeşitli biçimler alan ilişkileri ve davranışlarının toplamıdır.
✅ Bir insanın diğer insanlarda oluşturduğu imajdır, başkaları üzerinde oluşturduğu etkidir.
✅ Bir insanın kendinde olan özellikleri ile çevresi arasında geliştirdiği ilişkilerin oluşturduğu davranış eğilimlerinin toplamıdır.
Kişilik özelliklerinden birisi olan Denetim Odağı kavramı, bireyin, davranışının sonucunda ne olacağına ilişkin olarak geliştirdiği beklentiler ile ilgilidir.
Denetim odağı kavramına göre, insanlar kendi başlarına gelen olayların denetiminin ya kendi başlarına gelen olayların denetimine ya kendi içlerinde ya da etkili bir dış gücün (şans, talih, kısmet, güçlü başkaları) buyruğunda olduğuna inanmak eğilimindedirler.
Kişinin yaşadığı ya da yaşayabileceği olumlu olayları ödüller, olumsuzluları da cezalar olarak nitelendirirsek iki eğilim görülecektir. Bu eğilimlerden biri, ödül ve cezaların kişinin dışındaki başka güçlerce yönetildiği, denetlendiği, ödüllere ulaşma cezalardan kaçınma konusunda kişisel çabaların etkili olmadığı doğrultusunda genel bir beklentidir. Diğer bir beklenti ise; ödül ve cezaların büyük ölçüde bireyin kendi eseri olduğu, bunların ortaya çıkışında daha çok kendi davranışlarının etken olacağı doğrultusundaki beklentidir. Yani birey ödül ve cezaları denetleyen güçleri kendi içinde ya da dışında algılayabilir. Bu güçlerin içte ve dışta yoğunlaştığı noktaya “Denetim Odağı” adı verilmektedir. Denetim odağını kendi içlerinde algılayan bireylere içten denetimli, dışta algılayanlara de dıştan denetimli denmektedir.
Genel olarak içten denetimliliğe diğer bir deyişle kişinin kontrolünü kendi elinde olduğuna inanması eğilimine, olumlu bir kişilik özelliği olarak bakılırken, dıştan denetimliliğe yani kontrolün başka güçlerin elinde olduğuna inanma eğilimine olumsuz bir kişilik özelliği olarak bakılmaktadır.
İçten denetimlilik ucuna yakın olan kişi, çevresinin kendi denetimi altında olduğuna ve isterse yaşamını istediği yöne çevirebileceğine inanırken, dıştan denetimlilik ucuna yakın olan kişi ise çevresinde olup bitenleri etkilemekten kendisinin aciz olduğuna ve yaşamını kaderin belirlediğine, bu konuda kendisinin elinden gelen bir şey olmadığına inanmaktadır.
Bireyler tamamen içten veya dıştan denetimli olarak nitelendirilemez. Yaşamının bir bölümünde içten denetimli olan birey, diğer bir bölümünde ise dıştan denetimli özellikler gösterebilir. Örneğin; çok çalışkan ve içedönük olan bir birey, akademik konularda yüksek derecede içten denetimliyken, sosyal bir çevre içinde aynı derecede dıştan denetimli olabilir. Bu durum, kişinin akademik konularda kendinden emin ve rahat olduğunun, sosyal durumları ise çok zor bulduğunun bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
İçten denetimli bireylerin dıştan denetimli bireylere göre;
1- Başkalarından gelen baskılara boyun eğmeye daha az eğilimli oldukları ve kendi yargılarına daha fazla güvendikleri,
2- Daha fazla araştırıcı ve bilgi toplamaya daha yatkın oldukları,
3- Sosyal etkinliklere katılma konusunda daha istekli ve aktif oldukları,
4- Daha yüksek başarma güdüsüne sahip oldukları, başarıya daha fazla önem verdikleri ve özellikle bilişsel etkinliklerde daha üstün olduklar,
5- Kendi davranışları için sorumluluk yüklenmeye daha eğilimli oldukları,
6- Sağlığını koruma konusunda (sigarayı bırakma, hastalıktan korunma, iyileşme vb.) daha başarılı oldukları,
7- Olumsuz olaylar karşısında daha az psikolojik çöküntüye uğradıkları tespit edilmiştir.
Diğer bir araştırmada içten denetimliler, dıştan denetimliler ile karşılaştırılmış ve farklılıklar belirtilmiştir. Buna göre, içten denetimliler;
1- Kendilerini daha olumlu değerlendirmektedirler,
2- Daha uyumlu davranış göstermektedirler,
3- Bir yabancı ile sözel etkileşimde bulunmak eğilimindedirler,
4- İşlerini daha fazla sevmektedirler,
5- Daha verimlidirler.
Denetim odağına ilişkin araştırma sonuçları, içten denetimli bireylerin dıştan denetimlilerle karşılaştırıldığında, içinde bulundukları durumlarda çevresel uyaran ve ipuçlarını daha iyi değerlendirdiklerini, çevreleri üzerinde daha etkili ve durumlarını düzeltme girişimi açısından daha etkin olduklarını, kendilerine daha fazla güvendiklerini ortaya koymaktadır.
Okul hayatında zayıf not alan öğrenci notun öğretmen tarafından verildiğini savunurken, notu alanın kendisi olduğunu aklına getirmez. Çalışmamasının nedenini eve misafirin gelmesi veya su ve elektrik kesintisi olduğu sıkça rastlanan bir durumdur. Kaybedenin kazananı “acemi şanslısı” olarak görmesi veya “çok ballı” olarak nitelemesi de benzer örneklerdendir.
Bu tip durumlarda “ben nerede hata yaptım”, “bu hatadan nasıl ders alıp fırsatlar yakalayabilirim” gibi içebakış, içsorgu (otokritik), objektif kâr-zarar bilânçosu yapması her zaman daha faydalı olacaktır.
Şimdi kendinizle yüzleşmenin zamanıdır….
Dr. Muhammet ÖZTABAK